Türk turizm endüstrisi olarak artık bu daha fazla ödemeye razı olan rafine müşteriyi de etkilemeliyiz. Ülke çapındaki bu sürdürülebilirlik hamlesi eminim ki iyi pazarlanırsa kendisini defaten amorti edecek bir yatırıma dönüşecektir.

Turizmci, gezgin ve seyahat Yazarı Gökay Meriç, Sürdürülebilir Turizm ve GSTC Sürdürülebilirlik Sertifikası hakkında bir yazı kaleme aldı.

Meriç’in yazısı şöyle:

Son günlerde geciken yağmur ve kar yağışından da anlayabileceğimiz gibi ters giden bir şeyler var. Aslında yıllardır haber bültenlerinden, internet sitelerinden ve hatta tanıdıklarımızın Facebook iletilerinden aşina olduğumuz küresel ısınma kapımızı çaldı. İklim krizi ve bağlantılı olarak kıtlık ise, yolda diyor bilim adamları. Herkes gelmesi olası kıtlıktan bahsederken, dünya olarak her sene ağustos ayı başlarında 1 yıllık kaynaklarımızı tüketmiş oluyoruz ama daha kötüsü Türkiye kendi payını bundan yaklaşık 3 hafta daha önce bitiriyor.

Neyse ki, devletimiz bunun farkında ve iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik gibi konularda çalışmalar yürütüyor ve düzenlemeler yapıyor. Buna eğitim programları, yakın zamanda hayata geçirilen AB destekli “Türkiye’de İklim Alanında Kapasitenin Geliştirilmesi Hibe Programı” ve Globalis Danışmanlık olarak firmamızın uzmanlığı olan GSTC Sürdürülebilirlik Kriterleri’nin uygulanması zorunluluğu sayılabilir. 2030 yılına kadar üç aşamasının da tamamlanması planlanan ulusal sürdürülebilirlik programının ilk aşaması 2023 yılında, ikinci aşaması ise 2025 yılında kademeli olarak gerçekleştirilecek.

Çok uzun yıllardır insanlar gerek sağlık gerek iç huzuru gerekse dünyaya karşı duydukları sorumluluktan dolayı ilgili oldukları konuda belgelendirilmiş, sertifikalandırılmış ya da akredite olmuş kurumları veya markaları tercih ediyorlar. Bu konu birçok bilimsel araştırma ile sabit.

Mesela

    • Cruelty Free (hayvanlar üzerinde test yapmayan kozmetik ürünleri)
    • PETA Approved Vegan (PETA Onaylı Vegan ürünler)
    • V-Mark Vegan
    • Slow Food (Yavaş Yemek)
    • Rain Forest Alliance
    • Nestle Cocoa Plan
    • FSC – The Forest Stewardship Council
    • Helal Ürün
    • Serbest Gezen Tavuk Ürünleri
    • Organik Tarım

gibi sertifikalar tüketiciler tarafından hem tanınmakta hem de ayırt edici bir ürün özelliği olarak özellikle talep görmektedir. Bizim alanımızda ise, bu sertifika GSTC Konseyinin sağladığı sürdürülebilirlik sertifikasıdır.

Benim de Yavaş Yemek konusunda yazdığım yüksek lisans tezi çalışmalarım esnasında bizzat gördüğüm gibi son kullanıcı, müşteri veya misafir, ismine ne dersek diyelim kendisi için yararlı olduğuna inanırsa ya da dünya görüşüne uygunsa, aynı hizmete daha fazla ödemeye hazır.

Türk turizm endüstrisi olarak artık bu daha fazla ödemeye razı olan rafine müşteriyi de etkilemeliyiz. Ülke çapındaki bu sürdürülebilirlik hamlesi eminim ki iyi pazarlanırsa kendisini defaten amorti edecek bir yatırıma dönüşecektir.

Evet belki işletmenin tüm aydınlatmaları LED’e çevrildiğinde bu o sene o işletme için ekstra bir yük olacaktır ama hemen sonraki ay düşecek enerji giderleri, 3. kademe belge ile sağlanacak KDV muafiyeti ve bu hamleyle rotasını Türkiye’ye çevirecek olan rafine müşteriler ile artabilecek direk ve yan gelirler ile işletme uzun vade karlılığını arttıracaktır.

Aslında büyük otel zincirlerinin bu kriterleri isim hakkını verdiği işletmelere empoze etmesinin bir sebebinin de bu olduğunu söyleyebiliriz. Sonuçta varlık sebebi kâr etmek olan şirketler, bayilerinin karlılığını arttırmak suretiyle kendi karlarını da arttırmış olurlar.

Yurt dışındaki işletmeler GSTC Konseyinin ya da aynı konuda çalışan başka kurumların verdikleri sürdürebilirlik sertifikalarını kanuni bir zorlama olmadan alıyorlar. Ama yukarıda bahsettiğimiz sebepten dolayı, kanuni bir zorlama olmasa da mesela Accor otellerinin franchise antlaşmasında sürdürülebilirlik ile ilgili katı maddeler bulunuyor ve bunların kontrolleri Genel Müdür düzeyinde gerçekleştirilen haberli denetimlerle yapılıyor.

Sözün özü, işletmenizde yapacağınız bu zorunlu iyileştirmeler hem firmanız, hem ekosistem ve hem de Türk turizminin imajı açısından çok önemli, çok yararlı ve hatta biraz da geç bile kalmış bir hamle. Belki de sektör bir inisiyatif almalı ve 2030’u beklemeden bu işi bitirmeli, ne dersiniz?